Filistin Caddesi., Beyaz Zambaklar Sokak., No:6/7, Gaziosmanpaşa, Çankaya, Ankara

0312 466 44 44


Asgari Ücret Farklarıyla İlgili Dilekçe Örneği

DİLEKÇE İÇİN TIKLAYIN

Asgari Ücret Farkı Davası Nedir?

Kamu Kurum ve Kuruluşlarında taşeron nezdinde çalışmakta olan işçiler; 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrolarına geçirilirken, taşeron nezdinde almakta oldukları asgari ücretin oransal fazlası ücretler üzerinden çalıştıkları idarelere geçişleri sağlanmış ve sürekli işçi kadrosuna geçtikten sonra 2018 yılı boyunca taşeron nezdinde almakta oldukları asgari ücretin yüzde farkları üzerinden ücretlerini almışlardır.

Birçok kamu kurum ve kuruluşunda sürekli işçi kadrosuna geçirilmeden önce işçilerin ücretleri ihale şartnameleri ile asgari ücretin oransal fazlası olarak belirlendiği, kadroya geçtikten sonra 2018 yılında da  aynı oranda ücretin ödenmeye devam edildiği halde 2019 yılına gelindiğinde Çalışma Genel Müdürlüğünün görüşü sebebiyle birçok kamu kurum ve kuruluşu, Asgari Ücrete Gelen Zam Miktarını işçilere uygulamamış, bünyelerinde çalışmakta olan işçilerden ücretleri asgari ücretin altında kalanlara asgari ücret seviyesine çekip %4 zam, ücretleri asgari ücretin üzerinde olanlara da sadece %4 zam uygulamak suretiyle maaş ödemesi yapmışlardır.

Konuya ilişkin ilk olarak İş Hukuk Avukatı Av. Levent ATABAY tarafından açılan davalarda birçok ilk derece mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi işçi lehine davanın kabulüne karar vermiştir.

Asgari Ücret Farkı Davasında Son Durum Nedir?

Yargıtay tarafından incelemeye alınan asgari ücret farkı davasında ilk olarak yüksek mahkeme tarafından işçi lehine ONAMA kararı verilmişken 9 gün gibi kısa bir süre sonra aynı konudaki davalarda işçi aleyhine BOZMA kararları verilmiş ve verilmeye devam etmektedir.

ÖZETLE;

Aynı konuya ilişkin olan hukuki uyuşmazlığı karar bağlayan ilk derece mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin kararlarının isabetli olduğu; Yargıtay’ın benzer uyuşmazlıklarda verdiği kararlara ve hukuki gerekçelere dayandığı, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin bozma kararının ise “sürpriz karar” niteliğinde olduğu,

Yargıtay’ın belirsiz alacak davalarına ilişkin vermiş olduğu kararında dairenin önceki görüşüne güvenerek dava açılması durumunda önceki uygulamaların devam etmesi gerektiği yönündeki E.2017/18746, K.2020/15299 Sayılı kararının işbu dava açısından da uygulanması gerektiği,

Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin bozma kararının başta sözleşme ve sözleşmenin yorum ilkelerine uygun olmadığı görülmüştür. Sözleşmede lafzı yorum yasağı, tarafların yazılı ya da beyaza (boşa) imzalarında sözleşmenin ortak iradeye göre yorumlanması ilkelerinin ihmal edildiği,

Yargıtay’ın söz konusu bozma kararının daha önceki kararları ile tutarlı olmadığı ve işçiler arasında işçinin haklarını sınırlandırma değil, aksine koruma işlevi olan eşit davranma borcuna aykırı davranıldığının dava konusu edilmediği,

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 28.10.2020 tarihli kararında yer verilen, 696 sayılı KHK ile 375 sayılı KHK’ ya eklenen geç. m.23/f.6 hükmünün sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçilerin ücretlerinin sabitlenerek düşürülmesini gerektirdiği yönündeki tespitin hukuka aykırı olduğu,

Buna karşılık Bölge Adliye Mahkemelerinin  kararlarında, 696 sayılı KHK’nın Geçici m.23’te atıfta bulunulan 31.10.2020 tarihinde sona eren toplu iş sözleşmesinin ücrete ilişkin bir hüküm içermediğinden hareket eden yorum tarzının isabetli olduğu,

Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 696 sayılı KHK ile 375 sayılı KHK’ ya eklenen geç.m.23/f.6’nın emredici nitelikte olduğundan hareketle verdiği 28.10.2020 tarihli BOZMA kararının, aynı konuda 19.10.2020 tarihinde verdiği ONAMA kararı ile de çelişki oluşturduğu, zira bu kararda asgari ücrete endeksli ücret belirlenmesine ilişkin aksine anlaşmalara geçerlilik tanındığı,

Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin bozma kararında yer verilen kamuya ek maliyet oluşacağı ve bunu önleme amacıyla hareket edildiği düşüncesinin de isabet taşımadığı,

İşçilerin kadroya geçirildikleri tarihte geçerli olan ücret belirleme sisteminin hukuken geçerliliğini koruduğu; bu hususta kadroya geçirilirken yeni bir iş sözleşmesi imzalanmış olmasına gerek olmadığı, imzalanan iş sözleşmelerinde ücret kısmı boş bırakılmışsa veya ücret açıkça yeniden belirlenmemişse de aynı sonucun geçerli olduğu, buna dayalı fark ücret ve diğer işçilik alacağı taleplerinin kabulü gerektiği açıktır.

Tarafımızca daha önce başka kurumlara ilişkin açılan ücret düşüklüğü davalarıyla ilgili olarak BAM tarafından; ” İşçinin maaşındaki düşüklüğe uzun süre ses çıkarmaması ücretinin düşürülmesini kabul ettiği anlamına gelir.” şeklindeki karar verilmesi sonrasında asgari ücret farkı davalarına ilişkin de ileride aynı kararların gelmesi ihtimaline binaen kurumlara dilekçe verilerek ücret düşüklüğünün kabul edilmediğinin idareye bildirilmesi gerekliliği gündeme gelmiştir. 

Ready To Start New Project With Intrace?

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua.